Her ne kadar farklı isimlerle anılsalar da—örneğin münhasır temsilcilik, tek dağıtım hakkı veya distribütörlük—bu terimler temelde aynı hukuki ilişkiyi ifade etmektedir. Özellikle uluslararası ticaret alanında, distribütörlük sözleşmeleri oldukça önemli bir sözleşme türünü oluşturur. Bu tür sözleşmeler genellikle teknik veya fikri mülkiyet gerekliliklerinden doğar; üretici, ürünü hedef ülkede üretme imkânına sahip değilse veya üretmek istemiyorsa, veya know-how yahut marka-bilinirlik gibi sebeplerle tek bir distribütör ile sözleşme yapar. Bu sözleşme kapsamında, ürünler yalnızca belirlenen distribütöre satılır ve distribütör kendi adı ve hesabına, sınırlı bir coğrafi alanda satış yapma hakkına sahip olur.
Distribütörlük Sözleşmesinin Unsurları
Türk Borçlar Kanunu, bazı sözleşmeleri açıkça tanımlayarak bunlara “isimli sözleşmeler” adını vermektedir. Bununla birlikte, kanunda özel bir tanımı olmayan ve ticari uygulama sonucunda ortaya çıkan sözleşmeler de mevcuttur; bunlar “isimsiz sözleşmeler” olarak adlandırılır. Bu tür sözleşmelerin bazıları, çeşitli isimli sözleşmelerin unsurlarını bir araya getirirken, bazıları tarafların iradelerine dayalı olarak özgün şekilde gelişir ve doğası gereği sui generis niteliği taşır.
Distribütörlük sözleşmeleri, Türk Kanunlarının doğrudan tanımladığı sözleşmelerden biri değildir. Bu bakımdan esaslı unsurlarının belirlenebilmesi için yargı kararlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/05/1992 tarihli, 1990/8223 Esas, 1992/7694 K. sayılı ilamında bu sözleşmenin esaslı unsurları şu şekilde tanımlanmıştır;
“Münhasır distribütörlük kavramı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde öncelikle incelenmelidir. Hukuk doktrini tarafından da kabul edildiği üzere, münhasır distribütörlük sözleşmesi, üretici ile tek distribütör arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen bir çerçeve sözleşmedir. Bu sözleşme kapsamında üretici, belirlenen bir bölgede ürünlerinin tamamını veya bir kısmını yalnızca distribütöre tedarik etmeyi taahhüt eder ve bunun karşılığında ödeme alır. Buna karşılık, distribütör, ürünleri kendi adı ve hesabına satmak, satışları artırmak amacıyla tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmakla yükümlüdür. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, münhasır distribütörlük sözleşmesinden doğan yükümlülükler ve taahhütler, üretici ile distribütör arasında karşılıklıdır ve genel olarak üçüncü kişilere herhangi bir yükümlülük getirmez. Belirlenen bir bölgede münhasırlık tanımak, üretici açısından sözleşmesel bir yükümlülük olarak kalır.”
Yargıtay'ın kararı ışığında, münhasır distribütörlük sözleşmesinin unsurları aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
- Sürekli bir hukuki ilişkinin mevcut olması
- Sözleşmenin çerçeve bir nitelikte yapılmış olması,
- Belirli bir bölgede münhasır satış hakkı tanınması,
- Distribütörün kendi namı ve hesabına satış yapması
- Distribütörün satış, pazarlama ve sürümü artırıcı faaliyetlerde bulunması,
Distribütörlük Sözleşmesinin Temel Özellikleri
→ Sürekli Bir Hukuki İlişkinin Mevcut Olması
Distribütörlük sözleşmesi ile basit bir satış sözleşmesi arasındaki temel farklardan biri, sözleşmenin sürekli nitelikte olmasıdır. Bu süreklilik, yalnızca tek bir sipariş sonrası malların birden fazla partide sevk edilmesini ifade etmez; daha ziyade taraflardan birinin düzenli olarak sipariş verdiği ve ödemeleri zaman içinde yaptığı devamlı bir ticari ilişkiyi kapsar.
→ Çerçeve Nitelikte Bir Sözleşme Olması
Distribütörlük sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmediği için adı konmamış (atipik) sözleşmeler olarak kabul edilir. Yerleşik içtihat ve ticari teamüllere göre, yazılı bir sözleşme düzenlenmemiş olsa bile, tarafların niyetini gösteren e-posta veya diğer belgelerin karşılıklı olarak paylaşılması, hukuken bağlayıcı bir sözleşme kurulması için yeterli olabilir. Ayrıca, ürün miktarları ve fiyatlar zaman içinde değişebileceğinden, distribütörlük sözleşmeleri genellikle genel ilkeleri belirler; bireysel işlemler ise satın alma emirleri aracılığıyla gerçekleştirilir.
→ Belirli Bir Bölgede Münhasır Satış Hakkı Tanınması
Distribütörlük sözleşmesinin ayırt edici özelliklerinden biri, belirli bir bölgede münhasır satış haklarının tanınmasıdır. Üretici tarafından belirlenen sınırlar çerçevesinde, distribütör ürünlerin satışını tek başına üstlenir ve belirlenen bölge genelinde satışları kolaylaştırmak amacıyla kendi dağıtım ağı, şubeleri veya alt distribütörleri oluşturabilir.
→ Distribütörün Bağımsız ve Kendi Nam ve Hesabına Hareket Etmesi
Distribütör, üreticiden bağımsız olarak hareket eder ve sözleşmeleri kendi adı ve hesabına yapar. Bu bağımsızlık, distribütörlük sözleşmelerini, temsilcinin asıl kişi adına hareket ettiği acentelik sözleşmelerinden ayıran temel bir özelliktir. Distribütör, kendi mali kayıtlarını tutar, kendi satış ağını oluşturur ve sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça üreticiden doğrudan talimat veya emir almaz.
→ Distribütörün Satış, Pazarlama ve Sürümü Artırıcı Faaliyetlerde Bulunması
Distribütör bağımsız olsa da, sözleşme gereği münhasır bölgede satışları artırmak ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmakla yükümlüdür. Bu faaliyetler üretici ile birlikte veya ayrı olarak yürütülebilir. Uygulamada, distribütörler genellikle kendi pazarlama kampanyalarını gerçekleştirir. Bununla birlikte, distribütörün tanıtım faaliyetlerini yürütüp sonrasında giderleri üreticiye fatura ederek tazmin talep ettiği durumlar da gözlemlenmektedir.




